- “Ben kendi pazarlamamı yapamıyorum; yaptığım işi satamıyorum! Millet çok iyi beceriyor o işi!”
- “E sen de öyle yap o zaman?”
- “Beceremiyorum işte; bilmiyorum ki nasıl yapılır!”
- “Öğren o zaman?”
- “Nereden, kimden, nasıl öğreneyim?”
- “O çok iyi becerdiğini söylediğin Millet var ya hani; Onlar gibi yap işte?”
- “Yapamam ki içime sinmez, öyle davranamam ben!”
- “Yapma o zaman?”
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
- “Ben öyle kavga-dövüş, hır-gür beceremiyorum! Sesim az çıktığı için de dinletemiyorum kendimi! Millet çok iyi beceriyor o işi!”
- “E sen de öyle yap o zaman?”
- “Beceremiyorum işte; bilmiyorum ki nasıl yapılır!”
- “Öğren o zaman?”
- “Nereden, kimden, nasıl öğreneyim?”
- “O çok iyi becerdiğini söylediğin Millet var ya hani; Onlar gibi yap işte?”
- “Yapamam ki içime sinmez, öyle davranamam ben!”
- “Yapma o zaman?”
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
- Ben kural neyse uyarım; söz dinlerim, saygıda kusur etmem, işimi zamanında-eksiksiz yaparım, alınan karar neyse aynen uyarım. Ama böyle olunca da hep Benden gidiyor; kendimi ödün vermiş gibi hissediyorum, zararlı çıkıyorum. Millet çok iyi biliyor işini!”
- “E sen de öyle yap o zaman?”
- “Beceremiyorum işte; bilmiyorum ki nasıl yapılır!”
- “Öğren o zaman?”
- “Nereden, kimden, nasıl öğreneyim?”
- “O işini çok iyi bildiğini söylediğin Millet var ya hani; Onlar gibi yap işte?”
- “Yapamam ki içime sinmez, öyle davranamam ben!”
- “Yapma o zaman?”
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Kendimiz gibi olduğumuz halde “mutsuz” olmak; bi nevi “kendinden memnun olmamak hali” . . .
Kendimizde olanla tatmin olmak, kendimiz gibi olmaktan “müsterih” olmak yerine sürekli bir “kayıp-kazanç” muhasebesi ile kendimizi huzursuz etme hali . . .
Bir de bunun üzerine hep “Millet” eleştirisi ile zihnimizi, ruhumuzu meşgul etmek ve “odağımızı kendimizde tutabilmek gücünden” kendimizi mahrum etme hali . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Ne gerek var?
Comments